
Balyoz Darbe Planı'nın hazırladıkları gerekçesiyle halen yargılamaları süren birçok sanık, son yıllarda deşifre edilen karanlık planların da altına imza attı.
Balyoz Darbe Planı'nın hazırladıkları gerekçesiyle halen yargılamaları süren birçok sanık, son yıllarda deşifre edilen karanlık planların da altına imza attı. Balyoz'dan Ergenekon'a Kafes'ten Poyrazköy'e değişmeyen isimler...
Balyoz Darbe Planı'nın hazırladıkları gerekçesiyle halen yargılamaları süren birçok sanık, son yıllarda deşifre edilen karanlık planların da altına imza attı. Balyoz'u gerçekleştiremeyen generallerin 1 yıl sonra Sarıkız ve Ayışığı darbe planlarında görev altığı ortaya çıktı. 2003'te Balyoz'da aktif olarak görev alan bazı isimler, 2009'da bu kez Kafes Eylem Planı'nı ve İrticayla Mücadele Eylem Planı'nın hazırladı. Ergenekon davasında sanık olarak adı geçen birçok isimin ortak noktası da yine Balyoz Darbe Planı'nda görev almaları oldu. Halen Balyoz'dan yargılanan çok sayıda isim Poyrazköy ve Kafes davalarında da sanık olarak yer aldı. Darbeci anlayıştan sıyrılamayan bu isimler her fırsatta yeni planlar hazırlamaya koyuldu. İşte Balyoz'dan Ergenekon'a Kafes'ten Poyrazköy'e değişmeyen isimler:
ÖNCE EMASYA SONRA BALYOZ
* 1. Ordu eski Komutanı emekli Orgeneral Çetin Doğan: 2003'te Balyoz Darbe Planı'nı hazırladı. Balyoz'a sözde hukuki dayanak olarak gösterilen EMASYA (Emniyet Asayiş Yardımlaşma Protokolü) 1997 yılında dönemin Genelkurmay Harekat Başkanı Korgeneral Çetin Doğan tarafından hazırlandı. Mülki amirler talep etmese bile askere şehirlerde toplumsal olaylara müdahale yetkisi veren EMASYA'nın altında Doğan'ın imzası yer aldı.28 Şubatdönemine damgasını vuran protokol, Balyoz Darbe Planı'nın ortaya çıkmasından iki hafta sonra 4 Şubat 2010'da iptal edildi.
'SUGA KOMUTANI'NIN GÜNLÜKLERİ
* Deniz Kuvvetleri eski Komutanı Oramiral Özden Örnek: Dönemin Donanma Komutanı olarak Balyoz'a destek verdi. Balyoz'un Deniz Kuvvetleri ayağı olan SUGA Eylem Planı'nı hazırlayan Örnek, Ege Denizi'nde Yunanistan ile gerginlik çıkararak hükümeti zorda bırakmayı hedefledi. 2003'teki Balyoz Planı'nda SUGA Kuvvetleri Komutanı olarak yer alan Örnek, 2004'te hazırlanan Sarıkız ve Ayışığı darbe planlarında yer aldı. Örnek'in her iki darbe planını detaylarıyla anlattığı günlükleri 2007'de Nokta Dergisi tarafından ortaya çıkarıldı. Karşı çıkmasına rağmen, günlüklerin Örnek'in bilgisayarından çıktığı bilirkişi raporuyla kesinleşti. Günlükler Ergenekon'un iddianamesinin delilleri arasına girdi.
BALYOZ'DAN SONRA SARIKIZ
Hava Kuvvetleri eski Komutanı Orgeneral Halil İbrahim Fırtına: Dönemin Harp Akademileri Komatanı olarak Balyoz'un Hava Kuvvetleri ayağı olan ORAJ Harekat Planı'nı hazırladı. Hükümeti zorda bırakmak amacıyla Yunanistan jetleriyle it dalaşına girmeyi, gerekirse Türk jetini düşürmeyi hedefleyen plan çok tartışıldı. Sıkıyönetim ilanı için TBMM'yi baskı altına almayı planlayan Fırtına, Balyoz'dan sonra 2004 yılında Sarıkız ve Ayışığı darbe planlarında yer aldı. Darbe Günlükleri soruşturmasından 'şüpheli' sıfatıyla ifade verdi.
*Deniz Kuvvetleri Plan Prensipler Başkanı Tümamiral Ramazan Cem Gürdeniz: Balyoz'da Suga Kuvvetleri Kurmay Başkanı olarak görev aldı. Gürdeniz, kendisine ait olduğu iddia edilen ses kayıtlarıyla tartışıldı. Ses kaydında cami, ezan ve başörtüsüne hakaretler ve ibadetlerle alay ediliyor, kurban kesenlere ağır hakaretler yağdırılıyordu.
HODSON SENARYOSUNA KATILDI
* Emekli Tuğgeneral Süha Tanyeri: Çetin Doğan'dan sonra Balyoz'da en etkili isim oldu. Balyoz Harekat Planı'nın koordinatörü olan Tanyeri, 2007'de ABD'nin başkenti Washington'da muhafazakar düşünce kuruluşu Hudson Enstitüsü'nde yapılan gizli toplantıya Genelkurmay Stratejik Araştırma ve Etüd Merkezi (SAREM) başkanı olarak katıldı.Anayasa MahkemesiBaşkanı'nın öldürülmesi ve İstanbul'da kalabalık bir yerde bomba patlatılması gibi karanlık senaryoların konuşulduğu toplantıda, ABD'li komutanlara "PKK'nın üst düzey yöneticilerini teslim ederseniz AK Parti'nin oyu artar" dediği öne sürüldü.
* Tümgeneral Bertan Nogaylaroğlu: Balyoz darbesinde dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı Cumhur Asparuk'un nasıl gözaltına alınacağına ilişkin talimata imza attı. Nogaylaroğlu, Süha Tanyeri ile birlikte Washinton askeri ataşesi olarak Hudson Enstitüsü'ndeki gizli toplantıya katıldı.
TERÖRİSTLERİ ÇOBAN SANDI
* Tümgeneral Gürbüz Kaya: 2003'te 1. Ordu'a bağlı 18. Zırhlı Tugay Komutanı olarak Balyoz'da görev aldı. 2008-2010 tarihleri arasında Hakkâri Tümen Komutanlığı yaptı. Bu dönemde Aktütün, Gediktepe ve Hantepe'ye saldırılarda 42 asker şehit düştü. 11 askerin şehit olduğu Gediktepe'de Heron'ların tespit ettiği teröristler için "Çoban sandık" savunması yaptı. Başbakan Erdoğan, BDP Genel Başkanı Ahmet Türk'le görüşmeye hazırlanırken27 Mayıs2009'da Çukurca'da patlayan mayında 6 asker şehit oldu. İki oy sonra Kaya ve emrindeki Tuggeneral Zeki Es'e ait ses kaydı ortaya çıktı. Kaya, "6 askeri şehit eden mayın PKK'nın değil TSK'nın" diyen Es'i "Hiçbir sıkıntı yok. Biz aynen planladığımızı uygularız. Hiç önemli değil. Kahrolacak bir şey yok" diyerek teselli etti. AYİM kararıyla korgeneralliğe terfi ettirildi, ancak hükümet açığa aldı.
FAİLİ MEÇHUL'DEN YARGILANIYOR
* Kayseri eski İl Jandarma Alay Komutanı Albay Cemal Temizöz: Tekirdağ İl Jandarma Alay komutanı olarak Balyoz'da görev aldı. Temizöz, Doğu ve Güneydoğu'da 1990'lı yıllarda işlenen faili meçhul cinayetlerle bağlantılı olduğu gerekçesiyle, 9 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle halen Diyarbakır'da tutuklu yargılanıyor.
* Hava Kurmay Albay Cengiz Köylü: Balyoz'un Hava Kuvvetleri ayağı olan Oraj Harekat Planı'nın hazırlanmasında görev aldı. Balyoz darbe planının ardından, MİT'in ortaya çıkardığı İP/Karagah Evleri yapılanmasında adı 'askeri sanat sorumlusu' adı geçti. Ergenekon davasından tutuklandı.
6 YIL SONRA KAFES'DE ÇIKTI
*Kuzey Deniz Saha eski Komutanı emekli Koramiral Ahmet Feyyaz Öğütcü: Suga Eylem Planı'nın hazırlanmasında yer aldı. Darbe zemini oluşturmak amacıyla toplumsal olaylar organize etme ve terör örgütlerini kullanma çalışmasına imza attı. Balyoz'dan 6 yıl sonra Mart 2009 tarihli Kafes Eylem Planı'nı hazırlamakla suçlanan Öğütçü, hükümeti dışta zorda bırakmak amacıyla gayri müslimlere yönelik sükast ve bombalı saldırı planları içeren Kafes soruşturmasının 1 numaralı sanığı oldu.
TÜRKÇE EZAN ANDICI HAZIRLADI
* Tümgeneral Halil Helvacıoğlu: Dönemin Jandarma Genel Komutanlığı İstihbarat Başkanı olarak Balyoz'da yer aldı. 28 Şubat döneminde Batı Çalışma Gurubu'na sunulmak üzere hazırlanan Türkçe Ezan Andıcı'na, Jandarma Asayiş Daire Başkanı olarak imza attı. Hasta ziyareti kılıfında evine gittiği subayı fişleyerek TSK'dan atılmasına neden oldu. AYİM kararı ile Korgeneralliğe terfi ettirilen Helvacıoğlu, İçişleri Bakanlığı tarafından açığa alındı.
EYÜP'E SALDIRI İÇİN KEŞİF YAPTI
* Kurmay Albay Mustafa Koç: Balyoz darbe planı kapsamında Eyüp Camii'ne yapılması planlanan saldırı için, keşif ve gözetleme yapma görevinde bulundu. Ancak Eyüp Camii'nin saldırı için uygun olmadığı kanaatine ulaşılınca bu plandan vazgeçildi. Jandarma İstihbarat'ta Tuğgeneral Levent Ersöz'ün altında görev yaptı. Bu dönemde hazırlanan darbe planları nedeniyle Ocak 2009'da Ergenekon'dan tutuklandı.
* Kuzey Deniz Saha Komutanı Koramiral Mehmet Otuzbiroğlu: Balyoz'a dönemin Boğazlar Komutanı olarak destek verdi. Balyoz'a destek verecek subay listelerini harırlamakla görevlendirilen Otuzbiroğlu, Hükümeti yıpratmak amacıyla Nisan 2009'da hazırlanan internet siteleri andıcına Muharebe Elektronik Bilgi Sistemleri (MEBS) Komutanı olarak imza attı. Otuzbiroğlu, İnternet Andıcı soruşturmasında emekli Orgeneral Hasan Iğsız ile birlikte şüpheli sıfatıyla ifade verdi.
İRTİCAYLA MÜCADELE EYLEM PLANI HAZIRLADI KAFES'E DANIŞMAN OLDU
*MEBS Komutanı Koramiral Kadir Sağdıç: Adı Balyoz iddianamesinde 'Ankara Birlik Komutan Yardımcısı Tuğamiral' olarak geçti. Balyoz darbesinde dönemin Deniz Kuvvetleri Komutanı Bülent Alpkaya'yı gözaltına alacak kişi olarak görevlendirilen Sağdıç, 6 yıl sonra bu kez Kafes Eylem Planı'yla gündeme geldi. Kafes Planı'nı uygulayacak hücrelerin başındaki danışma kurulunun 2 numaralı ismi olarak adı geçen Sağdıç, Kafes davasının sanığı oldu. Sağdıç'ın Poyrazköy'de ele geçirilen mühimmatın saklanmasına ilişkin talimatları Gölcük'teki Donanma Komutanlığı'nda ele geçirilen belgeler arasında çıktı.
* İzmir Foça Çıkarma Gemileri Komutanı Tuğamiral Mehmet Fatih Ilgar: Balyoz darbe planında Deniz Kurmay Albay rütbesiyle 'Ankara Bölgesi Koordinatörü' olarak yer aldı. Kafes'in Danışma Kurulu'nda yer alan Ilgar, Kafes'in 3 numaralı sanığı olarak yargılanıyor.
İRTİCAYLA MÜCADELE PLANI HAZIRLADI
* Albay Dursun Çiçek: Balyoz'da Suga Harekat Planı icrası için Akdeniz Bölgesi Müzahir Subay ve Astsubay listelerinin hazırlama görevinde bulundu. Çiçek, Balyoz darbe planından 6 yıl sonra Genelkurmay 3. Bilgi Destek Şube Müdürü olarak Nisan 2009 tarihli 'İrticayla Mücadele Eylem Planı'nı hazırladı. Genelkurmay Askeri Mahkemesi'nce tutuklanan Çiçek, soruşturma açılan İnternet Siteleri Andıcı'nın hazırlanmasının da görev aldı.
* Deniz Kurmay Kıdemli Albay Ali Türkşen: Yarbay rütbesiyle Balyoz'un icra safhası ve öncesinde gerekli operasyonel faaliyetleri yürütecek personel listesinin oluşturulmasında görev aldı. Türkşen, Balyoz'dan 6 yıl sonra Poyrazköy ve Kafes davalarının sanığı oldu.
SUGA'DAN ERGENEKON'A UZANDI
*Tuğamiral Levent Görgeç: Balyoz'un SUGA Eylem Planında Gölcük Bölgesi koordinatörleri arasında yer aldı. Kafes ve Poyrazköy iddianamesinin de sanığı olan Görgeç, ÇYDD ve ÇEV soruşturması ile ilgili hazırlanan Ergenekon'un son iddianamesinde ÇYDD ile Deniz Kuvvetleri arasında ki bağlantıyı Ergenekon adına sağlayan isim olarak geçti. İddianamede Görgeç'in, öğrencilerin Ergenekon adına faaliyet göstermelerinin sağlanması konusunda görevlendirildiği belirtildi.
SUİKAST NOTUNDA ADI GEÇTİ
* Albay Tayfun Duman: Yarbay rütbesi ile yer aldığı Balyoz planında İzmir ve Marmaris bölgesindeki darbeye destek verecek subay astsubay listesinin hazırlanmasını sağladı. 2010'da açılan Poyrazköy ve Amirallere Suikast davasının sanığı olarak yer alan Duman'ın adı, Deniz Kuvvetleri ve Donanma Komutanı'na suikast hazırlığını ortaya çıkaran suikast notunda "Alb. Tayfun Duman'dan gelecek fizibiliteye göre Uğur ve Metin Paşa'ya yapılacak operasyonun detay ve tarihlerini Levent Bektaş, Orhan Yücel Albay üzerinden iletecek... " şeklinde yer aldı. Balyoz'a bağlı SUGA Eylem Planı'nda görev alan albaylardan İbrahim Koray Özyurt, Dora Sungunay, Muharrem Nuri Alacalı 2010'da açılan Poyrazköy davasında sanık olarak yer aldı. Yine SUGA'da görev alan Mücahit Erakyol da Poyrazköy ve Kafes davalarında sanık olarak yer aldı.
* Tuğamiral Fahri Can Yıldırım: Balyoz darbesine karşı çıkan amiralleri gözaltına alacak personelin görevlendirme yazısının altına imza attı. Poyrazköy ve Amirallere Suikast iddianamelerinin delilleri arasına giren Gündemlerim adlı belgede, Fahri Can Yıldırım, " Şafak ve Fahrican Y. bizim çocuklardan, kuvvet bunların terfisi üzerine bina edilecek, alt kadememizdeki yapılanmamız için bu iki isim çok önemli. Fahri Can, Güneydoğu kökenlileri temsil edecek" şeklinde yer aldı. Yıldırım,Yürekli gibi 2010 YAŞ'ta tuğamiralliğe terfi ettirildi.
BUGÜN GAZETESİ
Etiketler:
balyoz darbe,
darbe
Devamını Oku

Genellikle yağışın yüksek oranda olduğu kasım ayında Trabzon'un hiç yağmur görmediği, Türkiye'nin en yağışlı ili olan Rize'de ise aynı dönemde metrekareye sadece 8.2 kilogram yağış düştüğü belirtildi.
Trabzon Meteoroloji Bölge Müdürlüğü Teknik Şube Müdürü Dursun Bozkurt, AA muhabirine yaptığı açıklamada, geçen ekim ayından sonra bölgede yağış miktarında ciddi oranda düşüş yaşandığını söyledi.
Ekim ayında bölgedeki illerde yağış miktarlarının mevsim normallerinde olduğunu belirten Bozkurt, ''Kasım ayında ise bölgemizdeki yağış miktarları adeta dibe vurdu. Bu ayda Trabzon'a hiç yağmur yağmadı. 35 yıllık resmi verilerimize göre, böyle bir durumla ilk kez karşılaştık. Buna benzer bir durum 2000 yılında yaşanmıştı. O yıl ise metrekareye düşen yağış miktarı 10 kilogramdı. 2009 yılının aynı ayında Trabzon'da metre kareye düşen yağış miktarı 163.4 kilogram olurken, uzun yıllar ortalaması ise 95.7 kilogram olarak kayıtlara geçti'' dedi.
Bozkurt, kasım ayında Trabzon'daki hava durumunun bir benzerinin Giresun'da da yaşandığını ifade ederek, ''Bu ilimizde kasım ayında metrekareye düşen yağış miktarı sadece 0.8 kilogramdır. Yani 1 kilogramın altında. Benzeri durum Trabzon'da olduğu gibi 2000 yılında yaşanmış ve o yıl bu ilimize düşen yağış miktarı da 4.8 kilogram olarak ölçülmüş. Bu ilimizde de 2009 yılının aynı ayında metrekareye düşen yağış miktarı 253.4 kilogram oldu. Uzun yıllar ortalamasına bakıldığında ise bu ilimizde kasım ayında metrekareye düşen yağış miktarı 159.4'tür'' diye konuştu.
-''BÖLGEDEKİ HAVA SICAKLIK DEĞERLERİ DE YÜKSELDİ''-
Kasım ayındaki yağış durumunun Trabzon ve Giresun'un yanı sıra Türkiye'nin en fazla yağış alan ili olma özelliğini taşıyan Rize'de de yaşandığına dikkat çeken Bozkurt, şöyle devam etti:
''Rize hemen hemen her ay ciddi manada yağış alan ilimiz. 2010 ekim ayı içerisinde bu ilimizde metrekareye 461.1 kilogram yağış düşerken, kasım ayında ise metrekareye yağan yağmur miktarı sadece 8.2 kilogram oldu. Bu değere yakın olmazsa da 35 yıllık geçmişte, en az yağış düşen yıl 1996'da 40.3 kilogram ile olmuştu. Uzun yıllar ortalamasına bakıldığında bu ilimizde ekim ayında düşen ortalama yağış miktarı 252 kilogramdır.''
Bozkurt, yağışlarla orantılı olarak bölgedeki hava sıcaklık değerlerinin de yükseldiğine dikkati çekerek, şunları kaydetti:
''Trabzon, Giresun ve Rize'de kasım ayında yağışlar dibe vururken, sıcaklıklarda da ciddi manada artış oldu. Trabzon'un kasım ayı sıcaklık ortalaması 12.2 derece iken, geçtiğimiz kasım ayındaki sıcaklık değeri 16 dereceye çıktı. Giresun'da kasım ayındaki sıcaklık ortalaması 16.5, Rize ise 14.1 derece oldu. Bu üç ilimizde kasım ayında yaşanan sıcaklıklar, 35 yıllık tarihlerinin en yüksek değerine ulaştı.''
Bozkurt, ocak ayında da bölgedeki hava sıcaklığının mevsim normallerinin üzerinde seyrettiğini vurguladı.
-''ALO, ZİGANA'DA KAR VAR MI?''-
Gümüşhane'nin Torul ilçesinde, Zigana Dağı'nda bulunan tesis sahipleri de umutla kar yağışını bekliyor.
Gümüşkayak Tesisi sahibi Mehmet Eroğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Zigana'da on yıldır tesis işlettiğini belirterek, ''Bu seneki kış gibi bir kış yaşamadım. Kar, bizim için berekettir, hareketliliktir, turizmdir. Ocak ayı çıkacak ama 2 bin 100 rakımlı zirvede 5 santimetre kar ya var, ya yok'' dedi.
Eroğlu, Trabzon, Rize, Artvin ve Giresun'dan her gün onlarca kişinin tesisi telefonla arayarak, dağda kar olup olmadığını sorduklarını ifade ederek, ''Herkes kar olmamasına şaşırıyor. Elbette bizim de olmayan şeye 'var' deme durumumuz yok'' diye konuştu.
-''ŞU ANDA ÇOK DURGUN BİR SEZON YAŞIYORUZ''-
Geçen yıl kayak pistinin yerinin değiştirildiğini anlatan Eroğlu, şunları söyledi:
''Sağlıklı pist yapıldı. Pist alanının çevresine 1 metre yüksekliğinde setler kurarak yağan karın rüzgar ve fırtınadan serpilmemesini önlemek istedik. Ancak kar yağmayınca bu emeğimiz de boşa gitti. Gümüşhane Valiliğince alınan kar ezme makinesi tesisimizin önünde duruyor. Kar olmayınca kontağı bile açılmadı. Kayak odamızda 150 takım kayak ile diğer tüm malzemelerimiz mevcut ama bu kış bir takım kayak malzemesi bile çıkmadı.''
Eroğlu, 2009-2010 kış sezonunda Zigana'ya yaklaşık 4 bin kişinin geldiğine dikkati çekerek, şöyle devam etti:
''Ancak bu yıl kar olmayınca gelen olmadı. Sadece telefon açıp soruyorlar. Dağcılar kamp kurmak için geliyorlar ma kar olmayınca bir iki gün kalıp onlar da dönüyor. Benim gibi Zigana'daki diğer tesis sahipleri de kar bekliyor. Kar olunca tesislerimiz doluyor. Kar bekliyoruz. Bir aylık da olsa kar yağması halinde insanların Zigana'ya akın edeceklerini biliyoruz, şu anda çok durgun bir sezon yaşıyoruz.''
Etiketler:
Karadeniz
Devamını Oku

Osmanlı İmparatoru Kanuni Sultan Süleyman dönemini 'muhteşem sefalet' diye değerlendiren Hürriyet yazarı Özdemir İnce'ye cevap geldi.
NE DEMİŞTİ?
"I. Süleyman'ın kendisi belki “Muhteşem” idi ama, devr-i saltanatı tam anlamıyla bir sefaletti. Özellikle Anadolu halkı sefildi. Halkın kırlarda hayvanlar gibi ot yediğini bildiren dilekçe 1564 yılında yazılmış. I. Süleyman 1566 yılında ölmüş. Halk hangi hükümdar zamanında ot yemiş?! Yok muhteşemmiş de, yok atalarımızmış da, yok atalarına kötü laf ettirmezlermiş de! Halkına ot yedirten ataya “Muhteşem” ya da “Kanunî” denilemez! Gerçek Halk'ın atası Osmanlı değil, kırsalda hayvanlar gibi ot yemek zorunda kalan yoksul insanlardır.
Osmanlı tarihine bir kez de “iktisadî ve içtimaî” açıdan bakın adama benzer bir tek hükümdar bulamazsınız."
HİLMİ YAVUZ, ZAMAN'DAKİ KÖŞESİNDEN TARİHE GEÇECEK CEVAP VERDİ
Osmanlı, ot mu yiyordu?
Osmanlı'nın çöküşünden bu yana neredeyse yüzyıl geçmiş olmasına rağmen bugün hâlâ Osmanlı'dan ya bir özdeşlik ya da bir karşıtlık olarak söz ediliyor olması, size anlamlı gelmiyor mu?
Anlamlı, evet, ama bunun elbette bir açıklaması olmak gerekiyor.
Ama önce, Osmanlı'nın alımlanış tarzına bakılması söz konusu. Osmanlı'yla özdeşlik, Neo-Osmanlıcılık, Osmanlı karşıtlığı ise, düpedüz bir düşmanlık biçiminde dile getiriliyor. Özdeşlik bağlamında Neo-Osmanlıcılığın ya da karşıtlık bağlamında Osmanlı düşmanlığının, Osmanlı'yı tanımlamakta, tıpkı körlerin fili tanımladıkları gibi davrandıklarına kuşku yok.
Osmanlı düşmanlığında körlerin fili tanımlaması bağlamında son örnek, Özdemir İnce! Mustafa Akdağ'ın tanıklığına dayanarak, Kanuni döneminin bir 'muhteşem sefalet' dönemi olduğunu, Anadolu insanının açlıktan ot yediğini aktarıyor. Olabilir, doğrudur da! Ama Osmanlı, bu mudur? Osmanlı'yı, Kanuni dönemini, sadece insanların belirli bir dönemde açlıktan ot yedikleri bir imparatorluk olarak tanımlamak, hangi feraset ve elbette vicdan sahibinin kabul edebileceği bir tanımdır Allah aşkına?
Osmanlı, Cumhuriyet'le birlikte, Kemalist Cumhuriyet'in mefhum-u muhalifidir; bir başka deyişle, Osmanlı ne idiyse, Cumhuriyet onun tam karşıtıdır. Resmi tarih, 'Prof. Dr. Walter Andrews'ün deyişiyle, "Türk modernitesi anlatısında 'öteki'ni [Osmanlı'yı H.Y.] 'zorbalık, kandökücülük, boyun eğdirme'" ile veya 'Osmanlı edebiyatının cinsellik, sarhoşluk, anlamsızlıkgibi ögelerini' öne çıkararak dile getirmiştir. Bu ögelerin dışında kalan ne varsa, 'görünmez' kılınmış veya Victoria Holbrook'un deyişiyle, 'Osmanlı kültürünün belirli ögelerini retorik olarak bastırmak ve dışlamak' yoluna gidilmiştir.
Kemalist bilinçdışınınbu bağlamda diskursif yapılanmasının tek örneği Özdemir İnce değildir elbet. Osmanlı sultanları Özdemir İnce gibiler için kan dökücü, zorba cinsellik düşkünü, sarhoşkimlikler; halk ise, açlıktanotyiyen umarsızlardır. Osmanlı kültürü mü? Böyle bir şey sözkonusu değildir onlara göre;- sözkonusu değildir, çünkü ya görünmez kılınmış, ya bastırılmış ya da, dışlanmıştır. Cumhuriyet modernliği anlatısının Oryantalizmden öte bir anlam taşımadığının apaçık kanıtı!
Cumhuriyet kültürü, bütün kurumlarıyla yerli yerine oturmuşsa eğer, Osmanlı düşmanlığını,'açlıktan ot yiyen insanlar' retoriği ile yeniden üretmeye çabalamanın anlamı nedir?Anlamı, Osmanlı'nın Türk insanı için, aidiyet ve kimlik inşasında, bugün bile, bir 'imtidad'ınzihinsel referansı olmasıdır. Oryantalist bir modernleşme projesinin bastırma, dışlama ve görünmez kılınma dayatması, bir işe yaramamıştır...
Kaldı ki, yoksulluk ve boyun eğdirme, sadece Osmanlı'da mı görülmüştür? Cumhuriyet tarihinin tek parti dönemi, yoksulluk ve boyun eğdirmenin sayısız örnekleriyle dolu değil midir? Prof. Dr. Mübeccel Kıray, 1985 yılında yayımlanan bir makalesinde şunları yazmaktaydı: '1950'lere kadar Türkiye'de nüfusun büyük çoğunluğu, hâlâ kendi kendine yeten, geçimlik tarımla uğraşan, dışarısı ile ilişkileri askerlik hizmeti ve vergi ile sınırlı, akrabalık bağları ağır basan, öküzü, sabanı, kaderci inançları ile yaşayan köylülerden oluşmakta idi.'
Askerlik ve vergi! Tek parti döneminde köylünün devletle olan ilişkisi sadece bundan ibarettir. Devlet, vermemiş, sadece almıştır: Askere ALMIŞ'tır, vergi ALMIŞ'tır! Ayrıca şu da var:Özdemir İnce, benim yaşımdadır; İkinci Dünya Savaşı yılları'nı, o da benim gibi yaşamıştır. İnsanların mısır koçanı yedikleri günleri hatırlamıyor mudur? Dahası,akrabalık bağlarının ağır basması, antropolojik olarak Türk köyünün 1950'lere gelinceye kadar Neolitik dönemin koşullarında yaşadığının bir göstergesi değil midir?
BenTürkiyeCumhuriyeti'ni, mısır koçanı yiyen insanlarla tanımlamıyorum. Özdemir İnce de, bu neviden türrehattan vazgeçsin artık! Epeydir, sıkmaya başladı çünkü!
Etiketler:
osmanlı
Devamını Oku

16 milyon nüfuslu iki kıtaya yayılmış şehirde Büyükşehir Belediyesi’nin rakamlarına göre trafiğe her gün 479 araç ekleniyor. 2010 yılında İstanbul’da trafiğe çıkan toplam araç sayısı ise pek çok büyükşehir nüfusuna ulaştı: 2.828.359. Kredilerin düştüğü Aralık 2009-Kasım 2010 arası yani sadece 11 ayda trafiğe eklenen araç sayısı da 158.128 oldu. 2007 yılına ait bir istatistiğe göre İstanbul’da trafiğe çıkan günlük yolcu sayısı 21 milyona ulaşıyor.
Bu büyük araç ve insan yoğunluğu karşısında son dönemde toplu taşımaya yapılan yatırımlarla 1987’de 53 dakika olan ortalama yolculuk süresi,otomobilsayısı artmasına rağmen 2010’da 49 dakikaya düşürülmüş durumda. İçinde evinden işine tek vasıtayla gidenlerin de olduğu bu ortalama 49 dakika hâlå İstanbulluların İstanbul’daki en büyük çilesi. İki yaka arasında bir otomobilin ortalama yolculuk süresi ise 72 dakikayı buluyor.
Bütçenin üçte biri yollara dökülecek
İstanbul Büyükşehir Belediyesi İstanbulluları canından bezdiren trafik meselesine çözüm için altı yılda 17.1 milyar TL harcamış. Bu bütçenin 9 milyarı karayolu projelerine, 6 milyar 633 milyonu raylı sistem projelerine gitmiş. Yıllardır ihmal edilen ve verimli bir şekilde kullanılmayan deniz ulaşımını geliştirme projeleri bütçeden yine en düşük payı almış: 785 milyon TL. 2011 yılında Büyükşehir Belediyesi 6.7 trilyonluk bütçesinden ulaşım yatırımlarına 2.66 trilyon ayırmış durumda. Yatırımlar en çok yılların ihmali raylı taşıma projeleri üzerine yoğunlaşıyor. Belediye’nin 2013 yılı raylı sistemde kilometre hedefi 205, 45 km. Bu projelerden en büyüğü olan Ulaştırma Bakanlığı’nın inşa ettiği Marmaray’ın bitiş tarihi olarak da29 Ekim2013 öngörülüyor.
Bu arada metro hatları da yaygınlaştırılacak. Kabataş-Şişli- Tekstilkent-Mahmutbey, Yenikapı-Hacıosman, Yenikapı- Taksim, Otogar-Olimpiyatköy, Kadıköy-Kartal, ÜsküdarÜmraniye- Çekmeköy arasında metro ve raylı sistem projelerinde ya çalışmalar başlamış durumda ya da 2011’de ihalelere çıkılacak.İstanbulBüyükşehir Belediyesi’nin ulaşım projeleri içerisinde metro ve raylı sistem hatlarını yaymak dışında dikkat çekici başka projeler de var. Bir kısmı trafik sorununun çözüme katkı yapacak projelerin bir bölümü de prestij projeleri olarak nitelendiriliyor. Aralarında Boğaz’dan teleferikle geçme gibi epeyce fantastik olanları da var. İşte yeditepeli İstanbul’u bekleyen, yedi ilginç ulaşım projesi…
1- Karaköy Limanı
Sultanahmet Arası Turistik Ekspres Tramvay Projesi Karaköy Limanı’ndan Cruise gemileri ile gelen turist yolcular turistik tramvayla Sultanahmet’e taşınacak. 4 km’lik mesafe maksimum 10 dakika sürecek. Tramvay vagonları yaklaşık 500 yolcu taşıma kapasitesine sahip. Projeyle hem hem Karaköy Limanı’ndaki hem de Sultanahmet Meydanı’ndaki turist otobüsü kaosu sona erecek.
2- Levent Şanzelize Projesi
İsminden anlaşılacağı gibi Büyükdere Caddesi’ni yayalaştırarak Paris’in ünlü Şanzelize’sine çevirmeyi amaçlayan bir proje. Bu kapsamda Zincirlikuyu üstgeçit köprüsü ile Gültepe Kavşağı arasındaki bölümde trafik 1 kilometre yeraltına alınacak. Yaklaşık 40.000 metrekarelik alan yayalaştırılacak. Yayalaştırılan bölge bitişiğindeki 2. çevre yolu kavşak sahasında ayrıca yeraltı otoparkları oluşturulacak.
3- Elektrikli otomobiller ve Elektrikli Şarj İstasyonu Projesi
İBB Enerji A.Ş. ile Renault işbirliği protokolünden sonra elektrikli araçlara hizmet verecek şarj istasyonlarının altyapısı kuruluyor. Elektrikli araçlar, 2011’den itibaren piyasada olacak. Test ve tanıtım amacıyla ilk etapta İspark otoparklarında 4 şarj istasyonu kurulacak. İlk etapta tanıtım ve test amaçlı şarj istasyonlarının kurulduğu otoparklar: İBB Otoparkı – Saraçhane, İSKİ Açık Otoparkı – Kadıköy, Katlı Otopark – Balmumcu, Katlı Otopark – Cihangir, Açık Otopark – Bostancı.
4- RO-RO Projesi
Marmara’nın Kuzey-Güney destinasyonuna yap-işlet-devret yöntemiyle RO-RO hattı kurulacak. TIR ulaşımını rahatlatmayı amaçlayan hatla karayoluyla 6 saat süren yol deniz yoluyla 3 saate düşürülecek. Projeyle günde 3.500 kamyon ve 2.500 TIR’ın denizden taşınması, böylece trafiğe çıkmalarının engellenmesi hedefleniyor.
5- Boğaz’a ve Haliç’e Teleferik Projesi
Fizibilite çalışmaları süren projeyle Boğaz’da iki noktadan karşıdan karşıya teleferik geçirilmesi planlanıyor. Bu hatlar Zincirlikuyu-Altunizade-Çamlıca Tepesi ve Rumeli Hisarı-Otağtepe arası. Haliç’te de karşıdan karşıya teleferikle geçilecek. Teleferik Eyüp’te Rami Kışlası’ndan Sütlüce’ye gidecek .
6- Havaray
Belediye Monoray ya da Havaray’ı “1.5 metre sütunlar üzerinde caddeyi işgal etmeden kurulan yapılar” olarak tanımlıyor. Taşıyacağı yolcu sayısı daha düşük.Metrobüssaatte 40 bin yolcu taşırken, Havaray en fazla 15 bin yolcu taşıyabilecek. Düşünülen hatlar şöyle: Kartal-D 100, Ataşehir-Ümraniye, Zincirlikuyu- Beşiktaş-Rumeli Hisarüstü, Sabiha Gökçen- Formula, Maltepe-Başıbüyük, 4.Levent-Levent, Sefaköy- Havalimanı.
7- Da Vinci Köprüsü
Leonardo Da Vinci’nin 1502 yılında Haliç için tasarladığı köprünün Eyüp-Sütlüce arasında yapılması planlanıyor. Köprünün bir ayağı Haliç’teki adaya basacak ve böylece yayalar Haliç’in iki yakası arasında yürüyerek geçiş yapabilecek.
Etiketler:
istanbul,
istanbuldan haberler
Devamını Oku

Yunanistan'da etkili olan ekonomik kriz ve Türkiye'nin dikkat çeken yükselişi, tecrübeli Yunan pilotları Türk Hava Yolları'nda (THY) iş aramaya sevk etti.
19 Yunan pilot, yaptıkları başvuruyla THY'de çalışmaya başladı.
19 Yunan pilotun THY'de çalıştığını yazan "Elefteros Tipos Tis Kiryakis" gazetesi, "Uçan göçmen 19 Yunan pilot, THY'de" başlığını kullandığı habere 2 sayfa ayırdı. Yunanistan'da hüküm süren ağır ekonomik kriz, Yunan havayolu şirketlerinde çalışan tecrübeli Yunan pilotların şanslarını THY'de aramalarına yol açmış. THY, bir dönem Yunan Olimpic Airlines'da çalışan 19 pilotu işe almış.
Yunan pilotlardan Aleksandros Kehagias, 5 aydır THY'de çalışan Olimpic Airlines'ın eski pilotlarından. Kehagias, "THY'ları, Olimpic'in eski güzel günlerini hatırlatıyor. Teknik desteği mükemmel. Eğitimi kusursuz. Çok iyi filosu var." sözleriyle çalıştığı ortamını özetliyor. Kehagias, şöyle konuşuyor: "Türk meslektaşlarımız bize sevgilerini gösteriyor. Size değer verdiklerini ve sevdiklerini bilmek güzel. Hepsi işinin ehli mükemmel pilotlar."
Pilotlardan Nikolaos Krontiras (46) ise, bir yıldan bu yana THY'de görev yapıyor. Tecrübeli bir pilot olan Krontiras, 18 yıl Olimpic'de 4 yıl da İtalyan AirOne'da çalışmış. THY'de çalışmaktan çok mutlu olduğunu ve her anlamıyla mükemmel bir ortamda görev yaptığını anlatan Yunan pilot, "THY, çok organize bir şirket. Başvurumun kabul edilmesi için 5 gün boyunca sınavdan geçtim" diyor. Krontiras, "Burada bir tek kişi bile bana kötü davranmadı. Herkes birbirini anlıyor. Hepsinden öte dostuz. Türk meslektaşlarımla bu kadar iyi ilişkiler kurabileceğimizi tahmin etmiyordum. Türk pilotların tecrübeleri mükemmel. İstanbul'da yabancılık hissetmiyorum" ifadeleriyle memnuniyetini dile getiriyor.
KOTİL: HEDEFİMİZ, AVRUPA'DA BİRİNCİLİK
Gazeteye konuşan THY Genel Müdürü Temel Kotil ise 240 yabancı pilottan 19'unun Yunan olduğu bilgisini veriyor. "Hedefimiz, kısa süre içerisinde Avrupa'nın en büyük havayolu şirketi olmak." diyen Kotil, "Yunan pilotların şirketimizde çalışmalarından memnunuz" görüşünü dile getirdi. Önemli bir de mesaj veren Temel Kotil, şöyle konuştu: "Yunanistan ve Türkiye, eski bazı takıntılardan kurtulmayı başarabilirlerse, başarılı işbirlikleri yapabilirler."
CİHAN
Etiketler:
pilot,
pilot olmak,
türk hava yolları,
yunan pilotlar
Devamını Oku

İstanbul'da bir düğüne katılmak Atatürk Havalimanı'ndan yola çıkan Başbakan'ın konvoyunda polis aracı kamyonete, kamyonet diğer koruma araçlarına çarptı.
Güncelleme:23 Ocak 2011 11:15
Kamyonetteki aile çarpmanın etkisiyle kısa süreli şok yaşadı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul'da Lütfü Kırdar Kongre Merkezi'nde bir düğüne katılmak için Atatürk Havalinanı'ndan dün 19.30'da konvoyla yola çıktı.
Konvoyun geçişi sırasında E-5 Karayolu Mecidiyeköy istikameti Vatan sapağında kaza meydana geldi.
Yağmur nedeniyle kayganlaşan yolda direksiyon hakimiyeti kaybolan bir trafik polisi aracı, o sırada güzargah üzerinde seyreden 34 BA 8365 plakalı özel bir şirkete ait kamyonete arkadan çarptı.
Çarpmanın etkisiyle dönen kamyonet, içinde başbakanın korumlarının bulunduğu iki araca çarparken, trafik polis aracı bariyerlerde durabildi.
Kazada ölen ya da yaralanan olmazken, kamyonetin içinde bulunan Serkan Gölçik, karısı ve iki kızı kısa süreli şok yaşadı. Ağlayan anne ve çocuklarına başbakanlık korumaları su verdi.

La Liga'da yoluna emin adımlarla ilerleyen Barcelona, düşme hattından uzaklaşmak isteyen Racing Santander'i konuk etti. Beklendiği gibi ilk yarıda tam anlamıyla bir Barcelona fırtınası vardı. Konuk ekip Adrian Gonzalez, Markus Rosenberg ve Kennedy Barkırcıoğlu gibi isimlerle gole yaklaşsa da istediği golü bulamadı.
3. dakikada Xavi'nin kullandığı korner sonrasında Messi, Iniesta ve David Villa arasında harika paslaşmalar izledik. Son kez topla buluşan Messi, Pedro'ya al da at dedi. Genç oyuncu da bu ikramı geri çevirmedi 1-0. 32. dakikada Racing'den Henrique ceza sahası içinde David Villa'yı düşürünce Barcelona topun başına geçti. Arjantinli yıldız düzgün bir vuruşla farkı ikiye çıkardı 2-0.
Ev sahibi ekip, ikinci yarının başında bulduğu golle iyice rahatlattı. 56. dakikada Lionel Messi'yle ceza sahası dışından başlayan atakta, topla son buluşan Andres Iniesta, Barcelona'nın üçüncü golü kaydetti 3-0.
Maçta başkagol olmazken, Barcelona puanını 55'e yükseltti. Santander ise 20 puanda kaldı.
Etiketler:
futbol,
futbol haberleri,
haber oku,
spor,
spor haberleri
Devamını Oku